yargıtay hukuk genel kurulu kararı

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasına ilişkin Yargıtay HGK kararı

Karara İlişkin Açıklama

Muris Muvazaası(Mirastan Mal Kaçırma) Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasına ilişkin yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Muris muvazaasına ilişkin olarak genel tartışmalar belli bir çerçevede toplanmaktadır. Bu kararda bedelin mutlaka para olması şart olmadığı, belirli bir hizmet, bakım veya emek de semen olarak kabul edilebileceğine ilişkin farklı kararlara da atıf yapılmış olduğundan , söz konusu duruma ilişkin uygulamanın ne şekilde olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Esas No.: 2017/1218
Karar No.: 2021/688
Karar tarihi: 03.06.2021

Davaya konu 134 parsel sayılı taşınmazdaki (7) numaralı bağımsız bölüm ise
mirasbırakan adına kayıtlı iken, muris tek malvarlığı olan bu bağımsız bölümü … 1. Noterliğinde düzenlediği 25.10.1993 tarihli vasiyetname ile davalı …’na vasiyet etmiş, daha sonra da 25.04.1996 tarihinde intifa hakkını kendinde tutarak 84.000.000TL bedelle davalıya satış suretiyle devretmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucunda ise taşınmazın temlik tarihindeki rayiç değeri 400.000.000TL olarak belirlenmiştir.

  1. Öncelikle belirtmek gerekir ki, gerçek bedeli alınmak suretiyle yapılan satışlarda temlikin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığından söz edilemez. Bu gibi durumlarda yapılan satış işlemi muvazaalı olmadığından muris muvazaası iddiası ile açılan davaların reddi gerekeceği kuşkusuzdur.
  1. Satışa konu edilen bir malın devrinin ise belirli bir bedel karşılığında yapılacağı açıktır. Ancak, bedelin mutlaka para olması şart olmayıp, Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2010 tarihli ve 2010/1-295 E., 2010/333 K.; 23.05.2019 tarihli ve 2017/1-1263 E., 2019/603 K.; 23.01.2020 tarihli ve 2017/1-1247 E., 2020/47 K.; 11.02.2021 tarihli ve 2017/1-1229 E., 2021/72 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere belirli bir hizmet, bakım veya emek de semen olarak kabul edilebilir ve böyle bir durumda temlik ivazlı sayılır. Ancak, bu açıklamadan her türlü bakım veya hizmetin semen/bedel olarak kabul edileceği sonucuna varılmamalıdır. Çünkü evladın elverdiğince ebeveynine bakıp yardım etmesi ahlaki bir görev olduğu gibi eşlerin birbirilerine bakıp destek olmaları da evlilik birliğinin bir gereğidir. Bu nedenle, ana babanın ya da eşin normal bakımın ötesinde özel bir ihtimam ve bakıma muhtaç olduğu, görev sınırının aşıldığı durumlarda yapılan bakım ve hizmetin semen olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
  2. … o tarihe kadar babasının sağlıklı olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda davalı tarafından evlat olarak yapılan bakım ve ilginin normal bir bakımın ötesinde kabul edilerek, ivaz olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Diğer yandan, taşınmazın satıldığı 1996 yılında mirasbırakan 76 yaşında olup tek mal varlığı olan ve içinde oturduğu evini satmasını gerektirir miktarda yüklü bir para ihtiyacı olduğu kanıtlanamadığı gibi taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını ileri süren davalı tarafından satış bedeli ödediği savunması da kanıtlanamamıştır….
  1. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında; dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davalının uzun yıllar boyunca mirasbırakan babası ile birlikte yaşayarak her türlü bakım ve geçimi ile ilgilendiği, bu husus karşısında Özel Daire bozma kararındaki gerekçeler doğrultusunda dinrenme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
  2. O hâlde, yerel mahkemece mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilerek verilen direnme kararı yukarıda açıklanan ilkeler ile yasal düzenlemelere uygundur.

Hâl böyle olunca, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.


IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir